Tekstil sektörünün karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri, online toplantıda ele alındı. Toplantıda, pandemi sonrası sektörün düze çıkması için yapılması gerekenler belirlendi.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin (UTİB) Uluslararası boyuttaki girişimcilik yarışması “Techxtile Start-Up Challenge” öncesi gerçekleştirilen online toplantıda pandemi sonrası tekstil sektörünü bekleyen gelişmeler ve sektörün beklentileri masaya yatırıldı. Toplantıya katılan konunun uzmanları, yeni dönemde büyümenin en büyük koşullunun “iş birliği” olduğuna dikkat çekerken, pandeminin kooperatifçilik kavramını yeniden gündeme getirdiği, doğallık ve geleneksellik Ar-Ge ile birleştirilirse satışların artacağı kaydedildi.
“Techxtile Start-Up Challenge Akıl-Fikir Buluşmaları” adıyla Zoom uygulaması üzerinden “online” olarak düzenlenen toplantı 100’ü aşkın Ar-Ge şirketi yöneticisi, çalışanı, girişimci ve iş insanı tarafından takip edildi. Moderatörlüğünü Ventures & Mentors League CEO’su ve Techxtile Start-Up Challenge Proje Koordinatörü Ufuk Batum’un üstlendiği toplantıya UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin’in yanı sıra İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Tekstil Teknolojisi ve Tasarımı Birimi öğretim üyesi Ali Kılıç ile Açık İnovasyon Derneği Başkanı Murat Küçükgirgin “Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri” konularında görüş ve tecrübelerini paylaştı.
BÜYÜK DEĞİŞİMLER YAŞANIYOR
Toplantının açılış konuşmasını yapan UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, pandemi sürecine rağmen sektörün gelişimi için çalışmaya devam ettiklerini söyledi. “Akıl-Fikir Buluşmaları” toplantılarını daha önce şubat ayında geniş katılımlı olarak gerçekleştirdiklerini hatırlatan Engin, salgın nedeniyle toplantılara online olarak devam ettiklerini kaydetti.
Ülke olarak enteresan bir dönemden geçildiğini vurgulayan Engin, “Çok büyük değişimler yaşıyoruz. Ancak bu değişimlere de çok çabuk adapte oluyoruz. Örneğin böyle online toplantıları daha önce belki düşünemezdik, ama günümüzde rutin haline geldi” dedi. Yaşanan pandemi sürecine rağmen geleceğe iyimser baktığını dile getiren Engin, “Girişimciliğin ruhunda da bu var. Şu süreçte bir yandan mevcut krizi yönetmeye çalışıyoruz, bir yandan da önümüzdeki dönemde iş yapmanın yollarını arıyoruz. Krizler her zaman inovasyonun körükleyicisi olmuştur. Ben bu süreçte farklı girişimcilerin çıkacağına inanıyorum” diye konuştu.
TEKSTİL SEKTÖRÜ ÜST SIRALARDA
Tekstil sektörünün son dönemlerde Ar-Ge ve tasarıma büyük önem verdiğini dile getiren toplantının moderatörü Ufuk Batum, sektörel bazda en çok Ar-Ge merkezine sahip yedinci sektör olmasının bu önemi ortaya koyduğunu vurguladı. Batum, tekstilin merkezi Bursa’nın ise Türkiye’nin en fazla Ar-Ge Merkezi olan ikinci, en fazla Tasarım Merkezi olan dördüncü ili olmasının kentte tasarım, Ar-Ge ve inovasyona verilen değeri gösterdiğini bildirdi.
“TÜRKİYE KAYBETTİĞİ PAZARLARI GERİ ALABİLİR”
“Sürdürülebilirlik ve Medikal Tekstil Ürünleri” konulu bir sunum yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Tekstil Teknolojisi ve Tasarımı Birimi Öğretim Üyesi Ali Kılıç, Covid-19 sonrası her sektörde olduğu gibi tekstilde de sürdürebilirlik konusunun ön plana çıkmaya başladığını söyledi. “Sürdürülebilirliği matematiksel hesaplarla ele alabiliyoruz” diyen Kılıç, Çin’in koronavirüs salgını nedeniyle yaşadığı güven kaybından faydalanarak, yeni pazarlar bulunabileceğini belirtti. Tekstil sektörünün yeni pazarlara ulaşmak için, “Bizim tişörtlerimiz, pantolonlarımız en temiz şartlarda üretildi” mottosuyla hareket edebileceğinin altını çizen Kılıç, şunları söyledi:
“Çin, kötü işler yaptı ve dünyanın tepkisini çekti. Çin’e karşı tekstil sektörünün bunu kullanması lazım. 2. ve 3. dalga salgınlardan bahsediliyor, bu sürecin en az 2 yıl daha süreceği söyleniyor. Bu süreçte, ‘temiz üretim yapıyoruz, ürünlerimizi temiz bir şekilde paketliyoruz’ demeliyiz. Bu şekilde Çin’in bizden aldığı pazarı geri alabiliriz. Ben şahsen bu stratejiyi çok önemsiyorum.”
YENİ KOOPERATİFÇİLİK
Açık İnovasyon Derneği Başkanı Murat Küçükgirgin ise, yeni dönemde işbirliğinin büyümenin ön koşullarından biri olduğunu belirtti. Firmalar arası iş birliğinin ülke ekonomilerini de olumlu etkilediğine işaret eden Küçükgirgin, buna en iyi örneğin Güney Kore ile Finlandiya olduğunu anlattı. Yerel ürünlerin dış ticaret ve ihracat için çok önemli olduğunu da söyleyen Küçükgirgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben İzmir Bergamalıyım ve çocukluğumda Bergama pamuğunun dünyanın en iyi pamuğu olduğu anlatılırdı. Ancak 15 yıldır ben Bergama’da pamuk eken görmedim. Yerel üretime önem vermeliyiz. Hatta özellikle bunu ticaretin daraldığı günümüzde ‘buz kırıcı’ olarak kullanabiliriz. Doğallık ve gelenekselliği Ar-Ge ile birleştirip bunu daha kolay satabilirsiniz. Yeni kooperatifçilik hareketi de çok önemli bir konu. Türkiye’de emek yoğun sektörde faaliyet gösteren bazı şirketler batma tehlikesi ile karşı karşıya. Yeni kooperatifçilik anlayışı ile bu şirketler kurtarılabilir. Avrupa’da bu konuda çok başarılı çalışmalar var.”
Yorum bırak